Close

İki Kez Sarı Işık

Herzlichen Dank nach Istanbul an Aysen Atabey für die Übersetzung der Geschichte „Zwei mal Gelb“.

Her zamanki gibi bir okul günüydü. Teneffüs zilinin çalmasına sevinen çocuklar, sınıftan birer birer ayrıldı. Benjamin ve Niko, öğretmenleri Bayan Steinbock’un yanında kaldı. Suçlu suçlu birbirlerine bakıyor ve öğretmenlerinin onlara ne söyleyeceğini merak ediyorlardı. Bayan Steinbock, çocuklara: “Bir daha böyle bir kavganın tekrarlanmasını istemiyorum. Sorunlarınızı kavga ederek çözemeyeceğinizi öğrenmelisiniz. Anlaşıldı mı?” dedi. Çocukların ikisi de başlarını öne doğru eğerek öğretmene onay verdi. Öğretmen, çocukların bu halini görünce: “Benjamin, umarım başkalarını kelimelerle de incitebileceğini anlamışsındır ve bunu tekrar etmezsin; sana gelince Niko, umarım sorunlarını şiddet kullanarak çözemeyeceğini öğrenmişsindir.” dedi şefkatle. İkisi de başlarını tekrar salladı. Öğretmen, sorunun tamamen çözüldüğüne ikna olabilmek için: “Şimdi birbirinizle tokalaşarak barışın, ardından teneffüse çıkabilirsiniz.” dedi. “Teneffüsünüzün yarısı böylece geçmiş oldu ama ikiniz de bu olaydan ders çıkardıysanız sorun değil.” diyerek sınıftan ayrılmak için yerinden kalktı.

Tam o sırada, Benjamin: “Hayır! Hiç de değil!” diyerek kararlı bir şekilde başını salladı. Kendinden çok emin görünüyordu. “İki kişinin bir olaydan ders çıkarması, iyi bir şey değildir!” diye ekledi. Bayan Steinbock ve Niko, Benjamin’e şaşkınlıkla bakakaldı. Bu sözler üzerine Bayan Steinbock: “Bize ne demek istediğini açıklamalısın çünkü ne demek istediğini anlayamadık.” deyip yerine oturdu. Benjamin, heyecanla sözlerine başladı: “Benim teyzemin küçük bir külüstür arabası vardı. Arabası bozulduğu için onu tamirhaneye götürmesi gerekiyordu. Dayım, teyzemin arabasını ve kendi arabasını bir halatla bağlayıp çekecekti. Son model arabasıyla teyzemin arabasının önünde durarak çekme halatını her iki arabaya da bağladı. Dayım, mühendistir ve bu yüzden böyle şeylerden iyi anlar.” Olan biteni anlatmaya çalışırken kıpkırmızı olmuş, onu ilgiyle dinleyen öğretmenini ve arkadaşını görünce biraz rahatlamıştı. “Ben, teyzemin arabasına bindim. Onun yan koltuğuna oturmayı o kadar çok istedim ki sonunda bana izin verdi. Radyoyu açtık ve yolda giderken müzik dinleyerek uzun uzun sohbet ettik. Ormanlık bölgeyi geçtikten sonraki bir kavşakta, trafik ışıkları vardı. Işık, yeşilden sarıya geçti.” diye devam etti.

Bayan Steinbock, tehlikeli bir şeylerin olmuş olabileceğinden endişe etmişti. Öğrencisine daha dikkatli bakarak Benjamin’in zarar görmediğinden emin oldu. Meraklı gözlerle Benjamin’e: “Ya sonra?” diye sordu. Benjamin, gülümseyerek: “Dayım, geçmek için gaza bastı; tam o sırada teyzem, dayımın arkasındayken kırmızı ışık yandığı için frene bastı!” diye cevap verdi. Tam bu sırada Niko: “ŞAAAAK!” diye bağırdı. “Aynen öyle!” dedi Benjamin. “Çekme halatı koptu. Biz, ışıkların önünde durduk ama dayımın arabası, kavşaktan hızla geçti.” Başını sallayarak: “Güzel hikâye!” dedi, Niko. “Bekle! Dahası da var…” deyip heyecanla konuşmasını sürdürdü Benjamin: “Dayım, geri dönerek teyzemin arabasının önünde durdu ve halatı koptuğu yerden yeniden bağladı. Öfkelenmişti, onu hiç böyle öfkeli görmemiştim! Sonra yola devam ettik. Dayımın öfkelenişini konuşup kahkahalarla yola devam ettik. Teyzemin gözleri, gülmekten yaşla dolmuştu. Kısa bir süre sonra, tekrar bir kavşağa geldik.” Benjamin, onu dinleyenlerin heyecanlandığı fark edince gülümsedi. Niko ve Bayan Steinbock, aynı anda: “Hayır, olamaz!” diye bağırdı. İkisi de arabadakilerin başına ne geldiğini çok merak etmişti. “Evet, oldu!” dedi, Benjamin. “Işıklar, yine yeşilden sarıya geçti. Teyzem, bir önceki kavşakta yaşadığımız şeyin yeniden olmaması için ayağını frenden çekti ama bu sefer de dayım ani bir fren yaptı. Son model arabasıyla birden önümüzde durdu.” Niko: “KÜÜÜÜT!” diye bağırıp ellerini birbirine vurdu. “Aynen öyle!” dedi, Benjamin. “Teyzemin külüstür arabasıyla dayımın son model arabasına çarptık!” diye ekleyip gülmeye başladı. Bayan Steinbock, endişeliydi. Benjamin’e dikkatlice bakıp: “Yaralanan oldu mu?” diye sordu. “Olmadı ama bu sefer her iki araba da tamirhane yolunu tuttu. Bu neden oldu biliyor musunuz? Her ikisi de olaydan bir ders çıkardığı için!” diye yanıtladı, Benjamin.

Bayan Steinbock, Benjamin’in sözü üzerine gülümsedi. “Bu hikâyenle bize anlatmak istediğin, bugünkü olaydan sadece bir kişinin ders çıkarması gerektiği mi?” diye sordu. Benjamin, düşünceli bir şekilde kafasını kaşıdı. “Teyzenin ve dayının yaşadığı sorunun nedeni, bir olaydan birlikte ders çıkarmaları değildi. Onlar, sadece birbirleriyle konuşup anlaşamamışlar. Bu yüzden bir sonraki kavşakta nasıl davranacaklarına karar verememişler.” diye devam etti, öğretmen. Benjamin ve Niko, öğretmenlerini başlarıyla onayladı.

Çocuklar, bu konuşmanın ardından birlikte teneffüse çıktı. Aralarında geçen kavgayı çoktan unutmuşlardı. “Of! Teneffüsten sonraki ders, Hayat Bilgisi!” dedi Niko. Benjamin, hınzırca gülümseyerek: “Bayan Steinbock’a, dayım ve teyzemin sarı ışıkta nasıl davranmaları ve nasıl konuşmaları gerektiğini iyice sorarız.” diye cevap verdi. “Belki böylelikle dersi kaynatmış oluruz!”

Çocuklar, bu konuşmalarını öğretmenlerinin duyduğundan habersizdi.

Related Posts

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert